ÖNSÖZ

ÖNSÖZ

ÖNSÖZ

İnsan hakları evrensel beyannamesi uyarınca Avrupa Birliği her inanç grubunun dini ritüel ve ayinlerine insan hakları gereğince özgürlük tanımış ve Avrupa Parlamentosu’nun 9. ve 12. maddelerine anayasal hak olarak tanımıştır. Bu yüzdendir ki vaktiyle başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya göçmüş ve oranın vatandaşı olmuş Türkiye müslümanları evrensel hukuk kuralları ve Avrupa Birliği Kriterleri çerçevesinde kendi kültür evi, cami ve dergâhlarını açarak özgürce ayinlerini yapmaktadırlar. Devletler Hristiyan ya da laik olmalarına rağmen bu dini kuruluşları hukuk teminatı altına almış ve maddi imkân dâhil çeşitli yardımlarla desteklemiştir.

Detay
DİNİMİZ

DİNİMİZ

DİNİMİZ

Dinimizin, Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) hayatta iken tamamlanmış olması, fevkalâde çok önemli bir hâdisedir. Müslümanlara ve insanlığa Cenâb-ı Hakk’ın büyük nimetidir. Yahudilerin: “Size bugün dininizi tamamladık” (Maide: 3) mealindeki âyet bize inseydi biz o günü bayram ilân ederdik demelerinin sebebi, bu âyetin ifade ettiği ehemmiyet ve hakikatin büyüklüğü sebebiyledir. Son peygamber Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’dir. Ondan sonra başka peygamberin gelmeyeceğinin ifadesidir. Artık dine karışacak eller muvaffak olamayacaktır. Dinimiz koruma altında olup tahrif edilemeyecektir. Kültür, medeniyet ve tarih değerlerimizin tamamını ayrıca bekamızı da dinimize borçlu olduğumuzu asla unutmamalıyız.

Detay
ALLAH’A VE PEYGAMBERE SEVGİ ve İMAN

ALLAH’A VE PEYGAMBERE SEVGİ ve İMAN

ALLAH’A VE PEYGAMBERE SEVGİ ve İMAN

Cenâb-ı Allah sevgi için Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu kalplerinizde güzelleştirdi. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır. Bu, Allah’tan bir lütuf ve nimettir.” (Hucurat 7-8) Sevgi, fıtratımıza yaratılıştan verilen fıtri bir temayül, bir değerdir. İmanın temeli sevgidir. Kişi neyi seviyorsa imanı odur. Zaten insanlar sevip değer verdikleri şeyleri konuşurlar. Avam bir çiftçiyi konuşurken görsek, söyledikleri toprak, ekin, ürün gibi işleridir. Müttaki birini görsek, konuştukları Allah, O’nun Rasûlü ve onların sevdikleridir. Müttaki sevdiklerinin konuşulmadığı meclislerde rahatsız ve huzursuz olur. Bu sevgi tasavvufi anlayışta; Allah kulunu isteklendirip, sevgiyle donattığında aşk o kulu öyle bir hale getirir ki, hasret, özlem ve iştiyakla Rabbine koşar. Sevgi o derviş kulu kıvama getirir, kemale erdirir. Cenâb-ı Hak sevgi girdabında olgunlaştırdığı kulunu, kâinatın en büyük muhabbeti olan Allah’ın Habibine, Habibinin de Rabbine olan sevgisine tanık eder. Var oluş da bu sevgi üzerinedir.

Detay
SÜNNET VE HADİS VAHİYDİR

SÜNNET VE HADİS VAHİYDİR

SÜNNET VE HADİS VAHİYDİR

Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’i Arapça tebliğ ederken âyetlerin mana ruhuna da mutlak anlamda hâkimdi. Peygamberimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Kur’an âyetlerini sahabesine ezberletirken hiç kuşkusuz onun manasını da açıklamış, öğretmiş ve eğitmiştir. Şüphesiz bu eğitim ve öğretimde asla eksik yoktur. Günümüzde Kur’an’ı kendilerine göre açıklayanlar Peygamberimizin âyetlerin manasını mutlak bir şekilde anlayıp açıkladığı, öğrettiği hususunu görmezlikten geliyorlar. Çağın Kur’an yorumcularının bu anlayışı, Peygamberimizi kabul etmediklerini gösterir.

Detay
SÜNNET FITRATDIR

SÜNNET FITRATDIR

SÜNNET FITRATDIR

Sünnet yaşandıkça fıtrat ortaya çıkar. Fıtrat ortaya çıkınca Allah (c.c.) sevilir ve akıl O’na iman eder. Sünnet Kur’an’ın hayata geçirilmiş halidir. Sünnet Müslüman toplumun kimliğidir. Sünnete uymadan İslam yaşanamaz. Bu din fıtrat dinidir. Peygamberimiz de fıtrat peygamberidir. “Fatr” kökünden türemiş olan fıtrat kelimesi, “ilk yaratılış” manasına gelir. Terim olarak fıtrat: “Allah Teâlâ’nın mahlûkatını kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasıdır.” Âlimlerimiz “fıtrat” kelimesini “Sünnet, yani uymamız emredilen peygamberlerin sünneti” diye açıklamışlardır.

 

Zihinlerin bozulduğu Türkiye’de, sufi gelenek zihinleri ümmileştirme, fıtrata yöneltme ve hanifleştirmeye mesaj vermek zorundadır. Bunu saçacak bir irfan nuru kendimizi bulmayı sağlayacaktır.

Detay
EHLİ BEYT VE ON İKİ İMAM

EHLİ BEYT VE ON İKİ İMAM

EHLİ BEYT VE ON İKİ İMAM

Cenab- Allah’ın Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’e (s.a.v.) nasip ettiği nübüvvet nuru ve velayet nuru İslam Dininin, Şer-i Şerifin özelliklerini oluşturmuştur. Peygamberimizin vefatıyla nübüvvet son bulmuş, velayet nuru ise peygamber vârisi âlimlerin ilmi ve takvasında kıyamete kadar sürecektir. Velayet nurundan yansıyan tarikatların usul ve metotları Peygamberimizin Ehl-i Beyti ve on iki imamlar tarafından oluşturulmuştur.

Detay

GÖNÜLDEN DÖKÜLEN İNCİLER

Ey Salik Bilensin ki;

Allah’ın (c.c.) bir kastı, bir maksadı, bir niyeti, bir gayesi vardır. Allah’ın kastını, maksadını en iyi, en mükemmel şekilde kavrayan, idrak eden Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’dir (s.a.v.). Akıl, duyu organları, sezgi, bilgi Allah’ı (c.c.) anlamaya, bilmeye, tanımaya, sevmeye, itaat etmeye yeterli değildir.
...
Allah’ın rızası ve sevgisi sünnete uymakla elde edilir. Cenâb-ı Allah ilahi rızasını Habibi, Sevgilisi Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) hazretlerinde gizlemiştir. Peygamberimizin rızasını ise O’nun vekillerinde, vârislerinde gizlemiştir.
...
Nasıl ki Kur’an-ı Kerim’in kendine has bir üslubu, edebi yönü, icaz yönü (muhataplarını aciz bırakma), mucizevî yönü, belagat ve fesahati varsa; Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) vahyin ürünü olan hadîs-i şeriflerinin de Kur’an’dan farklı olarak, bir üslubu, edebi yönü, icaz yönü, mucizevi yönü, belagati ve fesahati vardır.
...