İrfan Mektepleri İçindekiler

Konu Başlıkları

1

DİNİMİZ

Tasavvuf ve tarikat terbiyesi imanı kalplere nakşetme harekâtıdır, imanı kalplere yuva yapma faaliyetidir. Elbette din Müslüman toplumun omurgasıdır ve bu omurga Kur’an ve Sünnettir. Bu ikisine ittiba edilerek dinimiz daima güçlü tutulmalıdır. Din fıtrîdir; Müslümanın kendisini tanımasını ve bununla birlikte Rabbini tanımasını sağlayan manevi bir güç, bir destek ve yardımdır. Din eşsiz bir nimet ve rahmettir; İmanın nuru ile iyi günlerimizde hamd ve şükreder, Rabbimize dayanma nimeti ile saadet duyarız. Mihnet ve meşakkatli günlerimizde tevekkül ile yeise düşmeyiz. Dinimizin âhiret inancı ile öldükten sonra varlığımızı kaybetmeyip cennet nimetleri ve cennette Peygamberimiz, peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler ile beraber olma ümidi ile mutluluk ve saadet duyarız. Ümitlerimize heyecan katar, ümitlerimizi yaşatırız. Kültür, medeniyet ve tarih değerlerimizin tamamını ayrıca bekamızı da dinimize borçlu olduğumuzu asla unutmamalıyız.

 

Dinimizin âhiret inancı ile öldükten sonra varlığımızı kaybetmeyip cennet nimetleri ve cennette Peygamberimiz, peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler ile beraber olma ümidi ile mutluluk ve saadet duyarız.

2

REFORMCULAR

Dini felsefeden ibaret yapmak istiyorlar. Felsefeciler tepki olarak da, felsefe yapmak düşünmek yani dinde felsefe yapmak yanlış mı? Üzerine düşünüyoruz diye de tepki vermektedirler. Medyadaki ifadelerinde de dinin acilen sekülerleştirilmesi gerekir diyerek beyan vermektedirler. Yani kastettikleri dinin uhrevi ve ruhani meselelerden ziyade, dünya hayatına odaklanılması olarak tanımlamaktadırlar. Bunlardan bir kısmı televizyonlara çıkarak ‘Ben her hususu bilim enstitülerine resmi yazılarla danışarak, Kur’an’ı bilime göre tefsir ediyorum’ diyor. Hâlbuki bilim mutlak doğruları içermez. Bilim ve akıl mutlak doğruları ortaya koyamaz. Gelişen durumlara göre değişiklik gösterir. Bilimin bulguları da zaman geçtikçe eskimekte ve yeni bilimsel gelişme karşısında değerini kaybetmektedir. 

 

Müslümanlar bilsinler ki; İslam düşmanları bütün tertiplerine rağmen İslam’ın içini boşaltamayacak, bizleri Protestanlaştıramayacaklardır. Çünkü Allah’ın (c.c.) rahmeti bizimle beraberdir. Cenâb-ı Allah (c.c.) Habibi Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) yüzü hürmetine (İslam’ın ahkâmı ortada olmasa bile) ümmet-i Muhammed’i kurda kuşa yem etmeyecektir.

3

ALLAH ve DİNİN KORUNMASI

Özellikle şüphenin çöktüğü çağımızda Allah (c.c.) hakkında ihmale uğrattığımız iman zafiyeti, Rabbimizin her şeye müdahil olduğu inancımızdaki zafiyettir. Sebepleri ve sonuçlarını halk edenin Cenâb-ı Hak olduğunu söylüyoruz fakat imtihan gereği tercihle karşı karşıya kaldığımız zaman kuruntularımızdan dolayı dünyayı âhirete tercih ediyoruz. Dilediği zaman sebepleri ya da sonuçlarını değiştireceğini ifade ediyoruz ama duyduğumuz şüphe ve korkularımızdan dolayı Rabbimizin üzerimizde tasarruf edeceğine kuşkuyla yaklaşıyoruz. Rabbimiz her an bizimledir, her an yanımızda yakınımızdadır.

 

Teşbihte hata olmaz, tabiri caizse kollarını açmış kullarını rahmetine, merhametine, şefkatine ve yakınlığına çağırıyor. Bizi yaşatan, bize ömür veren Rabbimizdir. Rızkımızı taahhüt eden Rabbimizdir. Biz mümin kullarının zaferi için kudret ve yardımı bizimle olandır. Yeryüzü hükümdarlarının perçemleri Rabbimizin elinde olup adalet için onları bize rahmet kılan Rabbimizdir. Biz kullar Allah’a ve O’nun Rasûlüne itaat etmediğimiz zaman idarecilerimizi bize ceza kılandır.

 

Tasavvuf, Allah’ımızı anlama ve tanıma, O’na güven duyup, O’na itimat edip, Rabbimize tüm benliğimizle itaat etme harekâtıdır.

4

SEVGİ ve İMAN

Sevgi, fıtratımıza yaratılıştan verilen fıtri bir temayül, bir değerdir. İmanın temeli sevgidir. Kişi neyi seviyorsa imanı odur. Zaten insanlar sevip değer verdikleri şeyleri konuşurlar. Avam bir çiftçiyi konuşurken görsek, söyledikleri toprak, ekin, ürün gibi işleridir. Müttaki birini görsek, konuştukları Allah, O’nun Rasûlü ve onların sevdikleridir. Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) sevgisi, bu asırda, fitnelerin cirit attığı bu ortamda, Müslümanların umabileceği en büyük kurtuluş reçetesidir. Bir toplumda Peygamberimizin sevgisine avam insanlar, günahkâr insanlar sahipse, o toplumun ibadet edenleri, ilim camiası çoksa ama peygamber sevgisinden yoksun iseler, peygamber sevgisine şüpheli yaklaşıyor iseler ya da bu sevgiden mahrum iseler, Allah’ın (c.c.) rahmeti ve yardımı o zayıf kişilerle beraberdir. Bir cemiyette peygamber sevgisini günahkâr kitleler, zayıf kimseler, hatta ibadetlerden uzak kalanlar taşısınlar, inanın ki! Allah’ın rahmetiyle hayır ve bereketin inmesine vesiledirler. Ümmetin bu çağda kurtuluşu bu sevgide, bu aşkta gizlidir. Çünkü bu sevgi şüphe değil, imanın ta kendisidir. İlahi rıza kapısının da ta kendisidir.

Cenâb-ı Hak sevgi girdabında olgunlaştırdığı kulunu, kâinatın en büyük muhabbeti olan Allah’ın Habibine, Habibinin de Rabbine olan sevgisine tanık eder. Var oluş da bu sevgi üzerinedir.

 

 

5

SÜNNET VE HADİS VAHİYDİR

Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’i Arapça tebliğ ederken âyetlerin mana ruhuna da mutlak anlamda hâkimdi. Peygamberimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Kur’an âyetlerini sahabesine ezberletirken hiç kuşkusuz onun manasını da açıklamış, öğretmiş ve eğitmiştir. Şüphesiz bu eğitim ve öğretimde asla eksik yoktur. Günümüzde Kur’an’ı kendilerine göre açıklayanlar Peygamberimizin âyetlerin manasını mutlak bir şekilde anlayıp açıkladığı, öğrettiği hususunu görmezlikten geliyorlar. Çağın Kur’an yorumcularının bu anlayışı, Peygamberimizi kabul etmediklerini gösterir.

 

Nefsi tezkiye Peygamberimizin sevgisiyle, O’na olan iman nuruyla ve itaat ile mümkündür. Sünnet ile fıtratı bozan nefis, tezkiye edilir. Sünnet-i seniyye ile fıtrat muhafaza edilir. Sünnet cemiyet ve ümmet yapısını oluşturur. Sünnet, ümmetin fertleri arasında ortak payda olan düşünce, davranış, âdet ve tutumları getirir. Gelenekler buna göre şekillenir.

 

Bilinsin ki Allah’ın Rasûlüne dönüş Müslümanların kurtuluşudur. Anadolu Müslümanlığı, Anadolu ruhu bu minval üzeredir. Türkiye, bu anlayışla İslam dünyasına, Ümmet-i Muhammed’e örnek ve önder olacak bir ülkedir.

6

SÜNNET FITRATTIR

Sünnet Kur’an’ın hayata geçirilmiş halidir. Sünnet Müslüman toplumun kimliğidir. Sünnete uymadan İslam yaşanamaz. Bu din fıtrat dinidir. Peygamberimiz de fıtrat peygamberidir. “Fatr” kökünden türemiş olan fıtrat kelimesi, “ilk yaratılış” manasına gelir. Terim olarak fıtrat: “Allah Teâlâ’nın mahlûkatını kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasıdır.” Âlimlerimiz “fıtrat” kelimesini “Sünnet, yani uymamız emredilen peygamberlerin sünneti” diye açıklamışlardır. İbn Manzur, Lisânü’l- Arab adlı eserinde fıtratı şöyle tanımlar: Yaratılış, yapı, karakter, tabiat, mizaç, peygamberlerin sünneti, kalb-i selim, âdetullahtır. 

 

Dinimiz fıtrat dinidir. Peygamberimiz fıtrat peygamberidir. Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’de (s.a.v.) bir zelle (Küçük kusur) tezahür ederse hemen vahiyle uyarılır. Bunun için Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) buyurur ki: “Beni Rabbim terbiye etti de edebimi ne güzel eyledi.” Sünnet fıtrattır ve yaşanan her sünnet mü’mini hak dine, tevhide götürür. Sünneti yaşamaktan maksat, insanları fıtrata teşvik etmek, onların en mükemmel ahlaki sıfatları takınıp en güzel surette, tevhid üzere olmalarını sağlamaktır.