Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’i Arapça tebliğederken âyetlerin mana ruhuna da mutlak anlamda hâkimdi. Peygamberimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Kur’an âyetlerini sahabesine ezberletirken hiç kuşkusuz onun manasını da açıklamış, öğretmiş ve eğitmiştir. Şüphesiz bu eğitim ve öğretimde asla eksik yoktur. Günümüzde Kur’an’ı kendilerine göre açıklayanlar Peygamberimizin âyetlerin manasını mutlak bir şekilde anlayıp açıkladığı, öğrettiği hususunu görmezlikten geliyorlar. Çağın Kur’an yorumcularının bu anlayışı, Peygamberimizi kabul etmediklerini gösterir. Cenâb-ı Hak Kur’an’da âyetlerde buyurur: “Biz bu Kitabı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” (Nahl 64) Sünnet, Kur’an’ın tevil ve tefsiridir. Sünnet, Kur’an’ın yaşama biçimidir. “Beyyinelerle ve kitaplarla; sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler.” (Nahl:44) Bu Âyet-i Kerimeler, açıklamayı gerektiren âyetlerin bulunduğunu gösterdiği gibi, bunu açıklamaya Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) yetkili olduğunu da açıkça göstermektedir. Kur’an-ı Kerim’de her bilgi açık değildir. Peygamber Efendimiz bunları gayri metluv vahiy ile öğrenmiş ve ümmetine bildirmiştir. Âyetteki zikir müfessirlerce Kur’an ve Sünnet olarak tefsir edilmiştir. Nazil olan Kur’an’ı Hz. Peygamberin (s.a.v.) açıklaması, yine O’na verilen hadis ve sünnet sayesinde olmaktadır. Bu âyet, Kur’an’ın Sünnet ile tebyin yani açıklanması gerektiğine en kuvvetli delillerdendir. Cenâb-ı Allah (c.c.) bu dini insanlardan bir Rasûl ile gönderdiğine göre, birçok âyette de açıkça bildirdiği üzere, O’na açıklama ve uygulama görevi vermiştir. Peygamberimizin Kur’an’ı tebliğ vazifesinden başka açıklama ve uygulama görevi de vardır. Kur’an’ın birçok hükmünü hatta namaz ve zekât gibi en kesin emirlerini Sünnetin açıklaması olmaksızın uygulamak mümkün değildir. Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’den (s.a.v.) nakledilen çok sayıda hadisler vardır. Bunları inkâr tarihin inkârıdır. Kur’an-ı Kerim açıklamasız öğrenilseydi, Peygamber Efendimize, (tebliğ et yeter) denilirdi, ayrıca açıkla denmezdi. Hâlbuki açıklanması da (tebyin) emredilmiştir. Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem’in (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’i açıklama ve uygulamaları “Nübüvvet Nurudur.” Nübüvvet nurunun bir ucunda âlemlerin Rabbi olan Allah (c.c.), diğer ucunda Peygamber Efendimiz Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) vardır.